2019 Şubat ayı verilerine göre, Türkiye’de bulunan 203 üniversitenin 73 tanesi vakıflar tarafından açılan ve paralı eğitim veren üniversitelerden oluşuyor. Yalnızca İstanbul’da yer alan vakıf üniversitelerinin sayısı ise 45.
90’ların başlarında, “herkes için parasız eğitim hakkı” etrafında yükselen itirazlar, geldiğimiz noktada bu itiraz noktasının ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bir sektör olarak eğitim, iş dünyası için yatırım yapılacak bir alan olarak hızla yaygınlaşırken, öğrenciler müşteri akademisyenler de hizmet sağlayıcı olarak hızla dönüşüm geçirdiler. Tanıtım günlerinde birbirileriyle rekabet eden vakıf üniversitelerinin, eğitim kalitesinden çok kampüs yaşamı-burs olanakları-yurtdışında hazırlık okuma- mezuniyet sonrası iş bulma etrafında şekillenen reklam kampanyaları da nitelikten hızla uzaklaşıldığının önemli göstergelerinden biri. Ekonomik kriz dönemleri de bu üniversitelerin, akademiden çok birer şirket olduklarını açıkça gösterdikleri kırılma noktaları olarak sıklıkla yaşanıyor.
Bir şirket hizmeti olarak üniversite eğitimindeki bu kırılma noktalarında son dalga, geçtiğimiz günlerde İstanbul Okan Üniversitesi’nde yaşandı. Akademisyenlerin her yıl Mayıs ayında yinelemek zorunda kaldıkları ve zam oranlarını, iyileştirmeleri görmeden eski maaşlarına imza attıkları, fesih durumunda beş maaşa varan cezai yaptırımlarla dolu sözleşmeler dönemini takip eden Haziran ayı içinde, Okan Üniversitesi’nde çok sayıda akademisyen ve idari personelin iş akdi feshedildi. Yetkililerin net rakam vermedikleri, en az 60 en fazla 200 kişinin toplu olarak işten çıkarıldığı bilgisinin paylaşıldığı üniversitede, 24-30 Haziran haftası içinde, içlerinde on yıla yakın hizmeti bulunan hocaların da olduğu çok sayıda çalışanın işten çıkarılma işlemleri tamamlandı. Önceden bildirimde bulunulmadığı gibi, ihbar tazminatlarının da ödenmediği bilgisinin geldiği Okan Üniversite’sinin bu çıkarma dalgası, sosyal medyada ve basında “akademik kıyım” başlığıyla geniş yer buldu.
Müşteri olarak öğrenci ve hizmet sağlayıcı olarak işçi akademisyen eksenine indirgenen üniversite eğitiminin, güvence ve nitelik sorunları her geçen gün daha da derinleşeceğe benziyor.