Döşemealtı halısı ve sosyoloji bilimi arasında nasıl bir benzerlik var? Böyle bir çalışma yapmak nereden aklınıza geldi?
Döşemealtı halıları yörük kültürünü temsil eden ve izler taşıyan kültürel bir öge olarak karşımıza çıkmaktadır. Elbette ki döşemealtı halısına sadece sosyoloji bilimi açısından bakmak doğru olmaz. Güzel sanatlardan edebiyata, kültür çalışmalarından halk bilimine kadar birçok disiplini ele alan kültürel bir ögedir Döşemealtı halıları. Sosyoloji bilimi kelime anlamı olarak toplum bilimidir. Yani bir toplumu tarihsel süreç içerisinde kültürel, siyasi, felsefi, sanatsal, dini inançları ile çok boyutlu bir bakış açısı ile geçmişten günümüze bilimsel bir bakış açısı ile değerlendirmektir.
Döşemealtı halısı da kültür sosyolojisi bağlamında yörük kültürünün en önemli kültürel hatta ekonomik kaynaklarının başında gelmektedir. Yörük kadınlarının doğadan ve yaşadığı coğrafyadaki toplumsal yapıdan esinlenerek bu toplumsal izleri dokumalarına yansıtmışlardır. Özellikle de 19. Yüzyıl’da toplumu etkisi altına alan sanayileşme süreci ile bağdaştırarak yörük halıcılığının üretimi ve kültürel aktarımı nasıl bir boyut kazandırdığını araştırma çalışmamda yer vererek tam anlamıyla toplumsal bir boyut kazandırdığımı ifade edebilirim.
Ayrıca dokuma halılar yörük toplumunda izler taşıdığı için dokuma ile uğraşan bireyler ve özellikle kadınlar cefalarını, hüzün ve mutluluklarını halılarına ilmek ilmek işleyerek adeta toplumun ve ruhsal kimliklerin aynası konumunda olduğunu da söylemeden geçmemek gerekir.
Teziniz Döşemealtı halısını sosyoloji bilimi bakımından ele alınmış ilk ve orijinal bir çalışmadır. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Döşemealtı halısı ile ilgili literatür taraması yapıldığında ne olduğu ve motiflerle ilgili bilgiler görmek mevcuttur. Güzel sanatlar alanında birkaç çalışma olsa da tam anlamıyla sığ bilgiler bulunmaktadır. Döşemealtı halısı sadece güzel sanatlar alanı değil toplum bilimcilerinin de üzerinde durması gereken maddi kültür ögesi konumundadır. Literatürde böyle bir eksiklik olduğunu farkettiğim için halıcılığı sanayileşme ve sanayileşme sürecünün gelişimine paralel olarak yörük kültürüne nasıl bir etki ettiğini somut veriler ile yer vermiş bulunmaktayım. Bu yüzden sosyoloji bilimi için tek ve orijinal bir çalışmaya yer vermiş bulunmaktayım.
Sanayileşmenin toplumsal sürece entegre olması ile halıcılığın durumunu nasıl değerlendirebiliriz?
Döşemealtı ilçesinden adını aldığı Döşemealtı halısı yörükler için sadece kültürel bir yaratı değil, ekonomik olarak da hayata tutunduğu bir gelir kaynağıdır. Özellikle Kovanlık mahallesi başta olmak üzere civar köylerde ev hanımları tarafından dokunan halıcılık faaliyeti 1900’lü yıllardan başlayarak 90’lı yıllara kadar aktif bir şekilde işlenmiş ve bir sonraki kuşağa miras bırakılarak yaşatılmaya devam etmiştir. Fakat 2000’li yıllarda eğitime verilen önem, hayvancılığın önemini yitirmesi ve teknolojik gelişmelerin baş göstermesi ile sanayi ve teknoloji temelli bir sistemin içerisine girilmiştir. Bu yüzden ekonomik faaliyetlerin sanayileşme sürecine yönelmesi ile dokuma geleneği yavaş yavaş azalarak dokuma tezgahları da tozlu odalara kaldırılmaya başlanmıştır. Gün geçtikçe de unutulmaya yüz tutmaktadır.
Bir toplum bilimci olarak ne yapabiliriz peki?
Bir sosyoloğun en temel görevlerinden biri de, bir toplumdaki temel problemin özüne inerek o problemi önleyici ve düzenleyici faaliyet geliştirmesidir. Tez çalışmasında da bunlara yer verdim elbette.
İlk önce halı dokumalarını ekonomik açıdan gelir kapısı olma düşüncesini kenara bırakıp ‘kültürel bir gelenek’ bilinci ile zihnimize yerleştirip bir sonraki kuşağa bu bilinci yerleştirilmesi gerekmektedir. Yeni nesil gençler dokuma geleneğini bilmediği için onlara dokuma tekniği öğretilerek bir hobi niteliğinde işlevlendirilerek bu geleneği öğretilerek yaygınlaştırılabilir.
İkinci husus ise Kültür ve Turizm Bakanlığının teşviki ile Döşemealtı ilçesi mahallelerinde, mahalle halkında kurslar ve yarışmalar düzenlenerek dokuma kültür bilincinin bireylere ve özellikle genç nesile aktarılarak farkındalık yaratılmalıdır. Böylece dokuma tezgahlarını o tozlu raflardan tekrardan çıkartılması amaçlanmalıdır.
Aslında bakılırsak bu geleneği yaymak ve geliştirmek için birçok madde sıralanabilir. Detaylarına da tezimde yer vermiş bulunmaktayım. Fakat bu çalışmayı yapmanın en temel nedeni yörük kültürün ne olduğunu bilmek ve bu kültürel gelenekleri ve dokumacılığı toplumlara aktarmaktır. Umuyorum ki, kültürel gelenekler ve dokumacılığın yeniden canlanmasını temenni etmekteyim.